Yer Şekilleri

Hassa, coğrafi olarak Akdeniz Bölgesinin Adana Bölümünün Hatay-Maraş(Nur Dağları) Yöresindedir. Bu yöreyi coğrafi yönden 3’e ayırmaktayız:

1-Nur Dağları.
2-Amik-K.Maraş Çukuru.
3-Kas dağı, Kürt dağı ve devamı.
Siyasi olarak ise Hatay ilinin 12 ilçesinden biridir.

1-NUR DAĞLARI: Nur dağları, Akdeniz bölgesindeki dağların dış sıralarını oluşturur. İskenderun körfezinin Doğusunda, Güneygüneybatı-Kuzeykuzeydoğu doğrultusunda Akıncı(Hınzır) burnundan Ceyhan nehrinin kolu olan Aksu yarma vadisine kadar 175 km olarak uzanır. Bu dağlar Türkoğlu civarında 30, İslahiye civarında 35, İskenderun civarında ise 15 km genişliğindedir. Kuzey, Orta ve Güney olarak 3 bölmeye ayrılır. Kuzey ile Orta bölmeyi Gâvur geçidi, Orta ile Güney bölmeyi ise Belen geçidi ayırır.

Hassa, Orta bölmede yer alır. Bu bölme diğerlerine göre daha yüksektir. Buranın zirvesi olan Bozdağ üzerindeki Mığır tepesi 2241 m yüksekliktedir. Mığır ve Kuşçu Tepeleri arasındaki Çardak Geçidi 1435 metre yüksekliktedir. Bu geçit Hassa ile Dörtyol ve Osmaniye’yi yıllardan beri biribirlerine irtibatlandırmıştır. Halep’e doğru uzanışı ise 1909 Adana Ermeni olayları nedeniyle kontrol edilemediğinden Cebeli Bereket Mutasarrıflığı’nca ulaşıma kapatılmıştı. Ve hâlâ kapalıdır. Hassalılar, uzun yıllardır bu yolun ulaşıma açılmasını bekliyor. Nur dağları, aşılması zor bir devamlılık gösterir. Çünkü Neojen sonunda blok halinde yükselmiştir. Kıvrılma hareketleri oldukça azdır. Yer kabuğu içerisinde kalmış volkanik şekiller oluşmuş olup, bazıları yeryüzünün aşınması sonucu yüzeyde görünmektedir. Üzerinde Eosen(3.Jeolojik zaman) ve Kretase(2.jeolojik zaman) kalkerleri yaygındır. Bu dağlara günümüzde çeşitli isimler verilmek istenmektedir.

Kuzey kesimine atfen “Gâvur dağları”, Belen geçidinin Kuzeyine atfen “Elmadağı”, Antakya’nın karşısındaki dağa atfen “Kızıldağ”, Suriye’de yer alan Cebel-i Lübnanlara atfen “Karadağ” denmek istenmiştir. Romalılardan kalan ismi ise “Amanoslar”dır. Kulağa hoş gelmesi bakımından “Nur dağları” denmiştir. Biraz yerel tarih okuyanlar anlayacaktır ki Türk Kurtuluş Mücadelesi nurunu bu dağlardan almıştır. Bizce de bu dağlarımıza en uygun isim olarak Nur Dağları denmelidir. Web sitemizde gezerek buna siz de şahit olacaksınız.

2-AMİK-K.MARAŞ ÇUKURU: Nur dağlarının Doğu kenarında ve bu dağların eksenine paralel olarak KKD-GGB yönünde uzanır. Çukurun Doğusunda Gaziantep yaylası Kürt dağı yer alır. Uzunluğu Ahır dağından Kas dağına kadar 170 km’dir. Genişliği Kuzeyde 1-3 km’ye kadar daralırken, güneyde 40 km’ye kadar çıkar.

Kas dağından sonra bu çöküntü alanını sırasıyla Gab, Beka vadisi takip eder ve nihayet Doğu Afrika Çöküntü alanına kadar uzanmaktadır.

Hidroğrafya düzensizdir. Güney kesimdeki Amik gölü tamamen kurutulmuştur. Birikinti konileri ve leçeler yaygın olarak bulunmaktadır. Akdeniz bölgesinin en önemli iki volkanik şeklinden biri olan Hassa Leçesi bu çukurluğun tabanında yer almaktadır. Siyah renkli sünger görünüşlü bu bazalt taşları yıllardır inşaat malzemesi olarak kullanılmakta olup, bir turizm değeri olarak atılım beklemektedir. Bu sitede Hassa Leçesi ile ilgili geniş bilgilere ulaşmak için buraya tıklayın.

26.05.2002 Tarihinde yaptığımız gezi sonrası izlenimlerimiz:
GÖZLEM VE İNCELEME SONUÇLARI

Hassa’nın yüzey şekilleri jeomorfolojik açıdan3’e ayrılır: 1-Nur Dağları, 2-Hassa Ovası ve 3-Hassa Leçesi. Ova ve dağlık alanlar yıllardan beri insanların dikkatini çekmiş, Leçe ise sadece bir taş yığını olarak görülmüş; Ona hiçbir zaman başka şekilde yaklaşılmamıştır. Biz, bu gezimizle buraya dikkat çekmeye çalıştık. Bu yazımızla Leçe’nin gizemini gözler önüne sergilemeyi amaçladık. Göze çarpan belli başlı yer şekilleri :

Yarımay Tepe: Hassa Leçesinin en son püskürme mahreci..Bu konik şeklin üzerindeki krater, son patlama ile havaya uçmuş ve geride bir kaldera oluşmuştur. Bakiye lavlar volkan bacasını tıkamış bulunmaktadır.

Büyük Ger tepesinden bakıldığında lavların Yarımay tepeden çıkarak bir sel gibi aktığı gayet net olarak görülmektedir. Tabakalanmaya dikkat ettiğimizde lav akıntısının aralıklarla en az 5 kez tekrarlandığını fark ettik. Bu lav kütlesinin üzerinde gaz boşalması sonucu oluşan çukurluklar bulunmaktadır. Üzerindeki bitki örtüsü tahrip edilerek, iyice azalmıştır. Büyük alanlarda tek tük çalılar görülmektedir.Tahribattan ders almış bazı vatandaşların koruma altına aldığı yerlerde zeytinlikler gelişmiştir. Korunacak yerlerde bunun devam edeceğini söylemek müneccimlik sayılmamalı.

Büyük Ger (Köroğlunun Geri) : 639 metre rakımı olan bu tepeyi oluşturan kütle 2. jeolojik zamanda deniz altı volkanizması sonucu oluşmuştur. Çevresi çok eğimli sırtlardan meydana gelmektedir. Tepesinde 3.jeolojik zamanda oluşmuş ve insanlarca işlenmiş olduğu gözlemlenen bazalt taşlar vardır. Bu taşların Leçe’den buraya taşınmış olduğu belli. Defineciler tarafından kazılmış hali ile gördük.

Küçük Ger ve diğerleri: Küçük ger ve diğer yükseltilerde inceleme yapamadık. Ancak onların da 2. jeolojik zamanda deniz altındaki kırık hattından çıkan lavlardan meydana gelen yeşil kayaçlardan oluştuğu kuvvetle muhtemeldir.

Hopur Çayı: Çaltılı olarak da isimlendirilen bu akarsu, çok gençtir. O kadar genç ki, henüz bir yatak yapamamıştır. Üzerinde aktığı 3.jeolojik zaman bazaltlarını, hatta neojen oluşumlarını bile aşındıramamış görünmektedir. %o 10’luk bir eğimle hızlı bir akış gösterir.

Demrek Göleti : Gölet sahasındaki araziyi belki de son kez gördük. Oradaki mağaralar ve tarım arazilerini.. Su altında kalacaklar.

Güllükaya : Milli mücadelede Hassa ve çevresi için önemli bir yere sahip olan Güllükaya savaşlarının geçtiği bu yerler, üzerinde lapyaların geliştiği kireçli bileşiklerden oluşmuştur. Milli Mücadele zamanında kayalığın üzerinde gelişmiş şekiller oka benzediği için “Oklu kaya” olarak isimlendirilmiştir. Ayrıca burada düşmana karşı nöbet tutulmasından dolayı da “Bek kayası” olarak bilinmiştir. Güllüköy’ün geçirdiği afetten sonra buraya “Boklukaya” da denmektedir. Bu isimleri insanlar gönüllerine, seviyelerine ve niyetlerine göre kullanmaktadırlar. Depresyon sahasının çöküşünden sonra bir kalıntı kütledir. Çevresi yer altı su rezervleri bakımından zengindir. Fransız toplarından beyaza dönen rengi, günümüzde tekrar grileşmiştir. Güllüköy kalıntılarının silinmiş olduğu, sadece mezarlığının geriye kaldığı görüldü. Çevredeki tarım faaliyetleri ile dikkat çekmektedir.

Stratigrafi çalışması yapılmadı.

KORELASYON ÇALIŞMALARI

Yer kabuğunun Hassa’daki kısmının kırılmadık yeri yoktur. Bu durum deprem bakımından Hassa’nın tehlikeli yerde olduğu anlamına gelmez. Bu kırıklardan yeryüzüne çıkmış lavları görmek için fazla aramaya gerek yoktur. Etrafımızda 2.jeolojik zamanda deniz altında oluşmuş yeşil kayaçlar oldukça geniş alanlar kaplar. Yer yüzüne çıkamayıp, toprak içinde kalmış ve üstündeki malzemenin aşınmasıyla yüzeye çıkmış siyah kayaçlar da volkanik arazilerdendir. Bunların yaşları büyük ihtimalle 2.jeolojik zamanın sonlarına doğrudur. 3. jeolojik zamanda yine lav püskürmeleri kendini göstermiş, geniş sahalar kaplamıştır. Bu lavların üzeri 4.zamanda aluvyal malzemeyle örtülmüştür. Bu toprak örtünün altından yer yüzüne çıkabilen bazalt kayalar üzerinde günümüz ova köyleri kurulmuştur. Karasu nehri kenarında da bir Roma şehrinin kurulduğunu tahmin etmekteyiz.

Türkiye’nin Pompeii’si mi : Tahminimizce Karasu kenarındaki Roma şehri, nehrin tabanından çıkan lavlarla kaplanmıştır. Bu olaydan sonra Karasu yatağını doğuya kaydırmış, Leçenin batısında ise Hopur çayı oluşmuştur. Gülpınar’ın Küçükger mahallesindeki Mozaiklerin bulunduğu yerdeki evin sahibiyle görüşemedik. Burada işlenerek duvar taşı haline getirilmiş 2. ve 3. jeolojik zamana ait volkanik taşlar gördük. Bunlardan birincisi yeşil renkli ve içerisinde sığ denizlerde yaşayan canlılara ait kabuklar bulunuyordu. Diğeri ise sünger gibi delikli siyah renkli taşlardı.İçlerinde denizel canlı bulunmamaktadır. Bu taşlar Hassa Leçesini oluşturan son lavlara göre daha sağlam, daha az fakat büyük gözeneklidir. Daha fazla gözeneği bulunan Leçe taşlarından işlenmiş olanını göremedik. Bu durum Yukarıdaki tahminlerimizi güçlendirmektedir. Ancak kesin olarak ispat etmeye yetmemektedir.

Bulunan mozaik eserlerinin sapasağlam olması dikkatimizi çekmiştir. Bu durumun sebebi şu olsa gerekir: Buradaki yerleşme aniden yok olmuştur. Eğer normal şartlar altında burası terkedilmiş olsaydı bu mozaik eserlerinin yıpranmış olması, ya da Antakya’daki müzedekiler gibi eksik olmaları gerekirdi.

Korelasyon çalışmalarımız yarım kalmıştır.

Yukarıda belirtilen konuların araştırılması temel dileğimizdir. Bu yapılarak Hassa’nın turizmdeki gerçek yerini alacağı kanaatindeyiz. 26.05.2002

3-KÜRT DAĞI: Depresyon alanının Doğusunda, Suriye devlet sınırı üzerindedir. Güneyi Kretase kalker ve marnları ile, orta kısmı ofiolitlerle, kuzeyi eosen kalkerleriyle müteşekkildir.

ALİ COŞKUNER